28 Şubat 2010 Pazar

Annem için doğumgünü pastası



Haftaiçi erken kalkmaya alıştığımdan, haftasonları sabah pek uyuyamıyorum. Kahvaltıdan önce, biraz kitap okudum, sonra pastayı yapmaya kaldığım yerden devam ettim.

1 mart Annem'in doğumgünü, işten gelip yapmak biraz zor olacağından hafta sonu pastasını yapmak istedim. Annem meraklandığından pek süpriz bir tarafı kalmadı ama olsun, biraz şımartmak fena olmazdı Annem'i :)

Hem dinlenmiş, hemde soğumuş olacağından keki akşamdan yapmıştım.

Keki İçin;



  • 4 yumurta

  • 1 su bardağı şeker

  • Yarım su bardağı su

  • Yarım su bardağı sıvı yağ

  • 2 adet rendelenmiş havuç

  • 1 paket vanilya ve kabartma tozu

  • 30 gr kadar kakao

  • Alabildiği kadar un

Muhallebisi İçin;



  • 4 kahve fincanı toz şeker

  • 1,5 kahve fincanı un

  • 1,5 kahve fincanı nişansta unu

  • 1 paket vanilya

Arasına ve üzeri için; 1 tatlı kaşığı tarçın, 2 adet muz, 1 su bardağı dövülmüş ceviz, 1 yemek kaşığı hindistan cevizi


Bir kaba yumurtaları kırıp, şekeri ilave ediyoruz. Krema kıvamına gelip, köpürünceye kadar çırpıyoruz. Sıvıyağ ve suyu ilave edip, rendelenmiş havuçları da ekledikten sonra kaşık yardımı ile karıştırıyoruz. Kakao vanilya ve kabartma tozunu da ekleyip bu şekilde de karıştırdıktan sonra, göz kararı un ekliyoruz. Önce margarin daha sonra un serpdiğimiz tepsiye döküyoruz.


Önce 250 derece fırına veriyoruz. Kek kabarmaya başladığında ısısını 200 dereceye düşürerek pişmesine devam ediyorsunuz. Kek piştikten sonra üzerini bir örtü ile örtüp soğumaya bırakıyoruz.


Püf noktası; yumurtalar oda sıcaklığıda olması, kekin kıvamının katı değil, akıcı bir kıvamda olmasıdır.





Bir örtünün üzerine aldığımız keki ip yardımıyla sağa sola ve kendimize doğru çekerek ikiye ayırıyoruz. Un, vanilya, şeker, nişasta unu ve sütü bir tencereye koyarak altını yakmadan önce 2-3 dakika kadar karıştırıyoruz, daha sonra kısık ateşte koyulaşıncaya kadar karıştırmaya devam ediyoruz. Ne kadar karıştırsakta ister istemez biraz topaklanıyor. Bunun için göz göz olup hazır olan muhallebiyi el mikseri yardımıyla çırptığınızda pürüzsüz bir kıvam elde edebilirsiniz.

İkiye böldüğümüz kekin ilk katının üstüne tarçını serptikten sonra muhallebinin yarısını dökerek ıslanmış bir kaşık yardımıyla üzerine yayıyoruz. Daha sonra dilimlenmiş muzu dizerek yarım bardak dövülmüş cevizi üzerine döküyoruz. Fakat bunları yaparken hızlı olmamız gerekiyor, çünkü muhallebinin içinde nişasta unu olduğundan hızla katılaşabiliyor.

İkinci katı olan kek ile üzerini kapatıp, kalan muhallebiyi üzerine dökerek bu şekilde yüzeyini kapatıyoruz. Daha sonra hindistan cevizi ve kalan yarım bardak ceviz ile süsleyerek, dinlenmesi için 1,5-2 saat bekletiyoruz.


Afiyet olsun...

25 Şubat 2010 Perşembe

Annem'den Lokma


Dün eve bir geldim, annem gene bir hazırlık yapmış. Aslına bakarsanız yapmasını da istemiyorum, çünkü dayanamayıp yiyorum :P
Ben pek birşey yapmadım aslında, Annem kızarttı, bense şerbete aldım.
İlk denemesine rağmen gayet başarılıydı, bende bloguma eklemek için resmiyle tarifini kaptım :)
Malzemeler


  • 2 su bardağı ılık su
  • yarım paket yaş maya
  • 1 yumurta
  • 1 yemek kaşığı toz şeker
  • 1 çay kaşığı tuz
  • alabildiği kadar su

Şerbeti İçin

  • 3 su bardağı şeker
  • 3 su bardağı su

Mayanın çözülmesi için su ile bir kapa alıp eziyorsunuz. Daha sonra yumurta, şeker ve tuzu ekleyerek karıştırıyorsunuz. Akıcı bir kıvamda olacak şekilde unu ilave ediyorsunuz. Hamuru bu şekilde mayalanması için sıcak bir ortamda 1-1,5 saat beklemeye alıyorsunuz.

Diğer taraftan şerbeti için su ve şekeri kaynatıp, soğumaya bırakıyorsunuz. Kızgın yağda fındıktan biraz büyük şekilde kaşık yardımıyla hamuru kızartıp, yağdan süzerek, soğumuş olan şerbete alıyoruz ve şerbetten de süzerek, servis tabağında afiyetle yiyoruz.

(bu şekilde kızarmış hamur tatlılarını pek tercih etmiyorum ama Annem yapınca başka :)

24 Şubat 2010 Çarşamba

Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun


Sevgili Peygamberimizin dünyayı şereflendirmesinin yıldönümü olan Mevlid kandilinin bütün insanlığa rahmet, huzur getirmesini ve hayırlara vesile olmasını diliyorum.

23 Şubat 2010 Salı

tarçın içer misiniz?


İş yerinde çay iç iç, belli bir süre sonra bıkkınlık geliyor, nescafeyide pek sevmiyorum.(zaten fazla içmiyorum, öncelik bol su) onun için çekmecemde muhakkak yeşil çayım olmalı.
Buna alternatif tarçın da içiyorum artık. Zaten sütlaçda, kekte de çok severim (kekinide yakın zaman da yayınlayacağım). Aktardan aldığım çekilmemiş has tarçını küçük parçalar halinde kırıp, bir bardak kaynamış suda bekletip içiyorum. Çayda şeker kullanmadığım için tarçını da şekersiz içmeyi tercih ediyorum. Eğer içemem diyorsanız, balla tatlandırabilirsiniz.
Evdekiler bile bazen çay yerine tarçın içmeyi tercih ediyorlar artık :)

22 Şubat 2010 Pazartesi

eldivenlerim, atkılarım



Okuldan mezun olup, her mezununda iş arama sürecinde evde sıkıntıdan patlama hali yaşamayan yoktur sanırım. Benim de öyle bir dönemimde artık kadın programlarını izleyip "neyden ne yapmışlar acaba?" diye kaçırmadığım zamanlarda önce kendime eldiven örmekle başladım. Ki el işinden de pek anlamam bir zincir, birde örümcek ama çok işe yaramıştır :)) Gördüğünüz eldivenleri son 2 kıştır kullanıyorum, daha sonrada atkıları örmüştüm. Beyaz atkının çiçekleri yarım kalan iplerle annem yapmıştı. Bence sizde denebilirsiniz. Havalar bu ara gene soğumaya başlamışken.

21 Şubat 2010 Pazar

kil maskesi


Karma bir cilde sahibim. Doğal şeylerden yapılan bakım ürünlerini seviyorum. Mesela cildimi gül suyu ile temizlemeyi. 15 günde bir yapmaya çalıştığım Suna Dumankaya'nın doğal bakım önerilerinden birisi olan siyah noktalar için peelingi yüzünüze denemek ister misiniz?

Malzemeler;
yarım çay kaşığı toz kil, mısır unu, günlük kullandığınız krem
boza kıvamında olacak şekilde su

Hazırladığınız karışımı temiz yüzünüze sürüp 15 dakika kadar bekletin. Önce ılık su, daha sonra soğuk su ile dairesel hareketler uygulayarak yüzünüzü temizleyin.

20 Şubat 2010 Cumartesi

alman pastası



İlkokuldayken okulumuzun karşında bir pastane vardı, ne kadar lezzetli olurdu bu pasta.
Alman pastasını o zamandan beri çok severim. Annem de tatmak istiyordu bir süredir, fırsat bulup denemek ve ilk tatlı paylaşımımı yapmak istedim.

Hamuru için :
•2 yumurta
•1 su b.toz şeker
•1 çay b. dövülmüş ceviz veya fındık
•1 çay b.süt
•1 çay b.su
•1 p.yaşmaya
•125 gr. margarin
•1,5 çay kaşığı mahlep
•alabildiği kadar kıvamda un

Muhallebisi için :
•1 litre süt
•1,5 fincan un
•1,5 fincan nişasta unu
•3,5 fincan toz şeker
•1 p.vanilya

Çikolata sosu için:
•bitter çikolata sosu
•2 su bardağından biraz fazla süt (koyu kıvamda olması için)

Hazırlanışı :
Bir cezvede süt ve suyu ılık olacak şekilde ısıtın. Sıvıların birbirine karışması için bir paket yaş mayayı, yumurtayı karıştırın. Şekeri de ekleyerek içinde çözülmesini sağlayan. Bu karışımı yoğurabileceğiniz bir kaba alıp, cevizi ilave edin. Biraz un ve mahlebi ekleyerek yoğurmaya başlayın. Yumuşak bir kıvam elde edene kadar un eklemeye devam edin. Ben un ayarını kaçırmamak için bu şekilde yapmak zorunda kaldım :)
Mayalanması için sıcak bir ortamda üzeri kapalı, sararak 1,5-2 saat bekletin.
Resimdeki büyüklükte yaparsanız. 25 adet elde edecek şekilde tepsiye yuvarlayın. Bu kadar çok olacağını tahmin etmemiştim :)
Önceden ısıtılmış 70 derece fırında bekledikten sonra ısıyı 250 dereceye alarak pişirin.
Hamuru pişerken hazır bitter sosunu hazırlayarak soğumasını sağlayın. Bu arada hamur piştikten sonra üzerine bir örtü örterek soğumaya bırakın.
Muhallebisi için tüm malzemeleri bir tencereye alarak kısık ateşte pişirin. Topaklanırsa mikser ile çırpabilirsiniz.
Hamurların arasını keserek ılımış olan muhallebiyi koyun. Daha sonra bitter sosunu da döküp, hindistan cevizi ile süsleyebilirsiniz.
(not; Hamurun tarifi Oktay Usta'dan gerisi benden, kiviyi arasına dilimleyebilir. Muhallebisine bir adet muz koyarak farklı bir tatda elde edebilirsiniz. Muhallebisinden ve sosundan biraz artacaktır.)
Afiyet olsun :)

aşk


öyle çok hızlı kitap okuyan birisi değilim malesef, ama kitap okumayı sevenlerdim. Şu anda Elif Şafak'ın çok satanlar arasında yer alan Aşk kitabını okuyorum. Kapağı can alıcı pembe diye öyle basit bir aşk hikayesi anlatılmıyor kitapta. Bu aşk başka bir Aşk.
Herkesin kalbinin ve aklının ortak bir noktada buluşacağı bir Aşk bu. Ella'nın ne yapacağını merak ediyorum. Bir de bu aralar pembeyi ayrı bir sever oldum sanki :)
kitaptan kısa bir alıntı;
"Tebrizli Şems, dünyayı koca bir kazana benzetirdi. İçinde mühim bir aş pişmekte. Yaptığımız, hissettiğimiz, söylediğimiz, hatta düşündüğümüz her şey bu kazana malzeme olarak giriyor. Öyleyse bu evrensel aşa ne kattığımızı kendimize sormamız gerek. Kırgınlıklar, kızgınlıklar, kan davaları ve şiddet mi? Yoksa aşk, inanç ve ahenk mi?"

selamlar :)

Henüz taze bir blog sayfasındayız. Eee eksiğim çok yavaş yavaş öğrenip tamamlayacağım elbet. Bir kusurumuz olursa affola.
İnternet artık evde, işte vazgeçilmez bir araç halinde eh nimetlerinden de yararlanıyoruz tabiki. Son zamanlarda blog sayfalarını takip etmek hoşuma gitmeye başlamıştı, özellikle moda, yemek, hobi vb... bir kaç arkadaşımın da blog sayfaları vardı. Bana da önermişlerdi, fakat becerebilir miyim? diye pek ilgilenmemiştim açıkçası. Ama dedim ya blog sayfalarını takip etmek eğlenceliyse, sahip olmakta bir o kadar eğlenceli olmalı diye düşününce fikrim değişti :)
kadim dostumun yardımıyla artık bende bir blog sahibiyim, hoşgeldim :))

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Translate